Bang & Olufsen ve Ferrari İş Birliği

Bang & Olufsen iş birliği konseptine yabancı değil. Danimarkalı ses markası, ses konusundaki bilgi birikimini HP dizüstü bilgisayarlardan Lamborghinis'e kadar her şeye taşımak için hem tüketici elektroniği markaları hem de otomobil üreticileriyle yakın iş birliği içinde çalıştı. Fakat, markanın Ferrari ile son ortaklığı, önceki iş birlilerine kıyasla çok daha güçlü ve havalı.

Bang & Olufsen Ferrari Koleksiyonu, tüm zamanların en efsanevi otomotiv sembollerinden birini, Bang & Olufsen'in en başarılı modeli olan Beosound 2 ev hoparlörünün titiz geometrik formlarıyla birleştiriyor. Ayrıca üç önemli taşınabilir ses parçasının yeni Ferrari markalı versiyonları da mevcut: Beoplay H95 kulaklıklar, Beoplay EX kulaklıklar ve Beosound Explore taşınabilir hoparlör.

Şirketin Danimarka'nın Struer kentindeki genel merkezinde, iş geliştirme ve marka ortaklığından sorumlu Başkan Yardımcısı Christoffer Østergaard Poulsen, "Bu konu üzerinde uzun süredir görüşmeler yapılıyor" diye itiraf ediyor. “Sonuçta bu, ürünlerin çok daha ötesine geçen stratejik bir ortaklık. Her zaman uzun vadeli ilişkiler kurmaya çalışıyoruz.”

Koleksiyonda, doğal olarak hakim renk kırmızı, ancak bu sadece Ferrari'nin ünlü Rosso Corsa'sının doğrudan bir uygulaması değil. Eloksallı siyah ve lazerle kazınmış logolarla eşleştirilen bu kaplama, B&O'nun alüminyum kaplamasına zengin bir parlaklık kazandırıyor.

Beosound 2 ise hem fark edileceği hem de duyulacağı bir yere yerleştirilmek üzere tasarlanmış süper hoparlör arabası. Dikkatlice parlatılmış alüminyum gövde, ızgaranın altında zarif bir şekilde şaha kalkan at ile kırmızıya derin ve parlak bir görünüm kazandırıyor.

Buna Bang & Olufsen'in kulaklıkları Beoplay H95'in özel sürümü de katılıyor. Burada kırmızı, lazerle kazınmış logolarla birlikte titanyum hoparlör ızgaralarında hafif bir vurguya indirgeniyor. Son olarak Beosound Explore taşınabilir hoparlör ve Beoplay EX kablosuz kulaklık var.

Poulsen, "Gidip tamamen yeni bir hoparlör tasarlayabilirsiniz, ancak bu elbette yıllar alır" diyor. “Tasarımlarımızın o kadar iyi olduğu ve insanların bizimle çalışmak isteyeceği bir konumda olduğumuz için şanslıyız. Bu proje iki büyük tasarım kurumunun buluştuğu yerdir.”

Poulsen'in belirttiği gibi bu, uzun bir ortaklığın başlangıcı ve hiçbir şey göz ardı edilmiyor.

Poulsen, kişisel tercihi 1987 model Ferrari F40 olsa da, her iki markanın da yıllar sonra da yankı bulmaya devam edecek, çağı tanımlayan tasarımlar yarattığını kabul ediyor.