Gary Hume ve Burberry: Sanat ile Moda Arasındaki Buluşma

1990 yılında Sarah Lucas ve Henry Bond, Londra’nın Docklands bölgesindeki eski bir deposu sanatçıların kullanımına açarak, genç sanatçılara geniş sergi alanları sunmayı hedefledi. Bu girişim, eleştirmenler tarafından “hesaplanmış bir anarşi” olarak adlandırılan ve İngiliz sanatında yeni bir dönem başlatan East Country Yard Show’un bir parçasıydı. Bu genç sanatçılardan biri olan Gary Hume, orman yeşili endüstriyel brandadan yaptığı “Bays” adlı eserleriyle dikkat çekti; bu eserler, ünlü “Door” resimlerini anımsatan bir tarzda tasarlanmıştı.

Hume, uzun yıllar “Bays”e geri dönmedi. Ancak, Venedik Bienali’nde Britanya’yı temsil etmesinin 25. yılı kutlamaları kapsamında Londra’da düzenlenen bir sergi için yeni bir eser üzerinde çalışmaya karar verdi. “Bays”ten ilham alarak hazırladığı set, Burberry’nin yeni koleksiyonunun defilesi için kullanıldı. Hume, bu eserlerin tıbbi yeşil tonlarının modernliği ve kurtuluş hissini yansıttığını belirtti.

Burberry için düzenlediği şovda, Hume, mekanın Brutalist mimarisini kullanmayı tercih etti. Açılışta, şık bir kıyafetle bulunmasına rağmen, moda dünyasında kendisini yabancı hissettiğini ifade etti. Lee’nin çalışmalarına hayranlık duyan Hume, iki yaratıcı arasında güçlü bir bağ olduğuna inandığını belirtti ve iş birliklerinin oldukça verimli geçtiğini vurguladı. Bu süreç, hem kendi yaratıcı yolculuğunu hem de Lee’nin hızlı üretim sürecini kapsayan dinamik bir etkileşim sundu.