Hereu: Zanaatkarlıkta 10 Yıllık Miras
08 Ekim 2024
Hereu, İspanyol zanaatkarlığını modern tasarım anlayışıyla birleştirerek zamansız ve özenle üretilmiş ayakkabılar sunuyor.
Hereu'nun kurucu ortağı Albert Escribano, İspanya'da üretilen zarif deri mokasenler, T-bar sandaletler ve kanvas botlarla dolu rafları incelerken, markanın on yıllık hikayesine hayranlıkla bakıyor. “On yıl mı? Gerçek dışı geliyor, çünkü Hereu başlangıçta sadece kişisel bir proje olarak ortaya çıktı,” diyor Escribano. Escribano ve José Luis Bartolomé, 2014'te, Paris ve Londra'da yaşarken, zanaatkarlık sevgilerini köklerine bağlı kalarak ifade edebilecekleri bir marka yaratmak için bir araya geldi. Başlangıçta herhangi bir büyük planları yoktu, ancak İspanya'ya yaptıkları seyahatler, bir araya gelmek ve geleneksel ayakkabı zanaatını yeniden canlandırmak için bir fırsat sundu.
Bugün Barselona merkezli Hereu, minimalist, şık sandaletler, botlar ve mokasenleriyle dünya çapında tanınan bir marka haline geldi. Markanın parçaları, İspanya'daki beş farklı fabrikada büyük bir özenle üretiliyor. Bir çift Hereu mokasenin yapımı 25 ila 30 aşama gerektiriyor ve her biri elle dikiliyor. Escribano'nun belirttiği gibi, bu süreç detaylarla dolu ve ustaların ellerinden geçiyor: "Bu teknikler, ayakkabılarımıza karakterini veriyor. Her şey en iyi şekilde yapılmalı, kısayollar yok. Her küçük ayrıntının önemi var; farkı yaratan da bu."
Yavaş moda kavramı, Hereu'nun üretim sürecine uygun görünse de, marka mevsimsel talepleri karşılıyor ve bu etiketten kaçınıyor. Escribano, "Biz sadece 'zanaat' veya 'sürdürülebilir' gibi etiketleri işaretlemeye çalışmıyoruz; bunlar işimizin doğal bir parçası, ancak tasarımın önüne geçmelerini istemiyoruz," diyor. Hereu'nun tasarım süreci tamamen özgünlük ve denge üzerine kurulu: tanıdık unsurlar sunarken, her koleksiyonda yeni bir şeyler keşfetmeye devam ediyorlar.
Hereu’nun üretim süreci, modern tasarım anlayışıyla geleneksel İspanyol zanaatkarlığını ustalıkla harmanlayarak, sadeliğin ve işlevselliğin en iyi örneklerini sunuyor. Escribano’nun da dediği gibi, "Her şey tanıdık ama her parça ilgi çekici olacak kadar yeni."