Sakıp Sabancı Müzesi’nde İki Yeni Sergi
23 Eylül 2022
Eylül ayından itibaren kaçırmamanız gereken iki önemli sergiyi sizler için derledik.
Zengin koleksiyonu, ev sahipliği yaptığı ulusal ve uluslararası geçici sergileri, konser ve seminerleri ile sanatseverleri sanatla buluşturan Sakıp Sabancı Müzesi 13 Eylül 2022 - 29 Ocak 2023 tarihleri arasında Agnes Denes’in "Yaşayan Piramit" ve 16 Eylül 2022 - 8 Ocak 2023 tarihleri arasında Hüseyin Çağlayan’ın "Souffleur" isimli eserlerine ev sahipliği yapacak.
Agnes Denes'ten "Yaşayan Piramit"
“Gelecek henüz el değişmemiş ve kırılgan, itinayla davranın.”
Bu sözler ekolojik sanatın öncülerinden ve adından "Yaşayan Piramit" isimli eseriyle söz ettiren sanatçı Agnes Denes’e ait. Mekana özgü, doğal yaşam döngüsüne sahip bir heykel olarak da değerlendirilebilen bir eser olan Yaşayan Piramit, bahçede sergilendiği sürece değişecek ve dönüşecek; bitkiler filizlenecek, çiçek açacak, bazıları tohuma kaçacak, bazıları ölecek. Denes bu eseriyle doğanın, insan uygarlığının en ikonik biçimlerinden biri olan piramit ile etkileşime girerken geçirdiği organik gelişimi gözler önüne sermeyi amaçlıyor.
Bu amaca destek olmak için de Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi’nde, Sabancı Holding'in ana sponsorluğu ve Çimsa'nın iletişim sponsorluğunda 13 Eylül 2022 - 29 Ocak 2023 tarihleri arasında ziyaretçilerle buluşacak.
Hüseyin Çağlayan'dan "Souffleur"
Sakıp Sabancı Müzesi, 16 Eylül 2022 - 8 Ocak 2023 tarihleri arasında Hüseyin Çağlayan’ın yeni medya aracılığıyla beden ve modern antropolojiye odaklandığı "Souffleur" isimli sergisine ev sahipliği yapıyor.
Sunulan üç eser serisi; popüler kültürde sıkça rastlanan ve eleştirilen "özenme" kavramından esinlenen "Pre-tension" (Özenme); günden güne artan "dijital soyutlanmayı" protesto eden "Fake Celebrations" (Sahte Kutlamalar); ve tarihte Batı tarafından sömürgeleştirilmiş etnik grupların dans ve bedensel hareketlerini konu alan "Post-Colonial Body"den (Sömürgecilik Sonrası Beden) oluşuyor. Sanatçıya göre enstalasyonlarda yer alan her obje, bu konularda boşlukları doldurarak "suflör" görevi görüyor.
Hüseyin Çağlayan tarafından tasarlanıp yönetilen "Gravity Fatigue" (Yerçekimi Yorgunluğu) adlı performansın filmi ise, sanatçının ilgi alanları olan kimlik, bedensizlik, göç ve metamorfoz gibi konulara değiniyor.