The Manner: Yeni Bir Otel Deneyimi

05 Aralık 2024

Katmanlı tasarımı ve samimi atmosferiyle The Manner, hafızalarda iz bırakan bir otel deneyimi sunuyor.

Manhattan’ın SoHo semtinde yer alan The Manner, sıradan bir otel olmaktan öte, tasarımın ve hafızanın iç içe geçtiği bir deneyim sunuyor. Mimar Hannes Peer, projeyi şekillendirirken Aldo Rossi’nin şehirlerin katmanlı yapısı üzerine olan düşüncelerinden ilham aldığını belirtiyor. Bu yaklaşım sayesinde The Manner, bulunduğu çevrenin dokusu, renkleri ve tarzıyla uyumlu bir bütünlük oluşturuyor.


Deniz köpüğü yeşili kiremitlerle kaplı cephesiyle mahalleye zarifçe dokunan otelin lobisinde, mermerden deriye, metallerden seramiğe uzanan zengin bir malzeme paleti dikkat çekiyor. Giovanni De Francesco’nun pişmiş toprak frizi ve Nicholas Shurey’in heykelsi sütunları gibi sanat eserleri, mekana sanatsal bir kimlik kazandırıyor. İkinci katta yer alan ve "Apartment" olarak adlandırılan alanda ise mantarla kaplı tavan, Ben Medansky’nin seramik sütunları ve 5.000'den fazla balon şeklindeki fayansla benzersiz bir atmosfer yaratılmış.


97 odasıyla dikkat çeken otel, mango sarısı duvarlardan lacivert dolaplara, mücevher tonlarındaki mobilyalara kadar iddialı bir renk paleti sunuyor. Çatı katındaki iki katlı teras alanı ise kırmızı lake ve kadifeyle sıcak bir hava yaratıyor. Peer, otelde misafirlerin, “en değerli anılarıyla çevrili bir dünya gezgini” gibi hissetmelerini amaçladıklarını vurguluyor.


The Manner, televizyonsuz odaları, büyük bir check-in masası yerine samimi karşılama alanları ve aperitivo saati için açık "Daire" alanıyla mahremiyet ve insani bağlantıya öncelik veriyor. Standard International’ın baş tasarım sorumlusu Verena Haller, markayı “sinematik ve sıcak” olarak tanımlarken, otelin her detayında misafirler için özel bir his yaratıldığını ifade ediyor. The Manner, otel tasarımına yeni bir bakış açısı sunarak misafirlerini özgün bir deneyime davet ediyor.