The Wall Street Hotel

New York’un gezginler tarafından genellikle göz ardı edilen bir bölümündeki The Wall Street Hotel, Manhattan şehir merkezinde, iç mekanları bölgenin tarihine ve güzel sanat binalarına saygı duruşunda bulunan benzersiz bir butik konaklama deneyimi vadediyor.

Bölgede tatil amaçlı seyahat edenlere hitap eden yalnızca birkaç butik otel bulunuyor.Otelde, Lounge on Pearl lobi barı yakınlarında dizüstü bilgisayarları olan yalnız gezginler görmek mümkün olduğu gibi, akşam yemeği için bina içerisindeki restoran La Marchande'ye asansörle inen şık giyimli çiftlerle de karşılaşmak mümkün.

Otelin hikayesi, Avustralya'da ticari incicilik dünyasına damgasını vurmuş Paspaley ailesinden geliyor. Bu, lobide sergilenen inci mücevherleri ve misafir banyolarından La Marchande'deki ham barın tüm yüzüne kadar her yerde bulunan sedef detaylarını açıklıyor. Ancak bağlantılar dekordan daha da derine iniyor. 80'lerde Paspaley'ler tarafından bir iş anlaşması ile satın alınan ve şimdi Wall Street Hotel'e ev sahipliği yapan güzel sanatlar binası, New York'un tarihi inci bölgesinin bir parçasını oluşturan Wall Street’de konumlanıyor.

Şirketin kurucusu Liubasha Rose'un tanımladığı üzere, ilham kaynağı "geçtiğimiz yüzyıl boyunca göz alıcı New York mekanları” olan 180 konuk odası ve süit, Rose Ink Workshop imzalı dekora sahip. Bu zamansız zarafet, odalarda pirinç ve aynalı bar arabaları, zengin mavi kadifeler ve yatakların üzerinde asılı büyük ölçekli istiridye esintili sulu boya tablolar ile hayat buluyor.