The Yellow Bittern: Londra’nın Yeni Nesil Restoranı

Londra'nın St Pancras İstasyonu'na kısa bir mesafede yer alan The Yellow Bittern, dışarıdan ikinci el kitap satan bir dükkan gibi görünüyor, ancak içeri girdiğinizde karşınıza çıkan mutfak, mekanın aslında farklı bir deneyim sunduğunu gösteriyor. İrlandalı şef Hugh Corcoran, dergi editörü Frances Armstrong Jones ve kitapçı Oisín Davies tarafından işletilen bu mekan, sakin bir atmosferde geleneksel yemeklerin tadını çıkarabileceğiniz bir yer.

The Yellow Bittern’ın en dikkat çekici yönlerinden biri, sadece öğle saatlerinde, hafta içi hizmet vermesi ve rezervasyonun telefonla, şahsen, hatta kartpostal yoluyla yapılabilmesi.  Ayrıca, restoran sadece nakit ödeme kabul ediyor, bu da mekana eski usul bir hava katıyor. Corcoran'a göre bu tarz, mahremiyetin kaybolduğu günümüzde adeta bir sığınak.

18 kişilik sınırlı kapasitesiyle misafirlerine samimi bir deneyim sunan restoranın menüsü, Corcoran'ın Bask Bölgesi ve Fransa'daki mutfak deneyimlerinden izler taşıyor. Günlük değişen mezeler, çorbalar, ana yemekler ve klasik İngiliz tatlıları arasında seçim yapabilirsiniz. Sebzelerin büyük bir kısmı, Armstrong Jones'un Sussex'teki bahçesinden geliyor. Eksik kalanlar ise pazardan temin ediliyor.

The Yellow Bittern, sadece yemek değil, aynı zamanda görsel bir deneyim sunuyor. Restoranın duvarlarını süsleyen sanat eserleri arasında Anthony Fry, Oliver Messel ve Peter Doig gibi isimlerin eserleri yer alıyor. Corcoran, aynı zamanda siparişleri alıyor, servis yapıyor ve duvarlardaki sanat eserlerini misafirlerine anlatıyor.

Sınırlı bir şarap listesi ise kara tahta üzerine yazılıyor ve fiyatları da açıkça belirtiliyor. Bu sade ve samimi yaklaşım, restoranın samimi atmosferini tamamlıyor.

The Yellow Bittern, eski usul restoranların sevilen özelliklerini, modern bir dokunuşla bir araya getiriyor ve misafirlerine unutulmaz bir yemek deneyimi sunuyor.