Yargılar, Korkular ve Sanat
25 Nisan 2018
Erin M. Riley ile İlkin Kurt, sanatçının geleneksel el dokuması işlerinde, çağdaş sanatın önyargıları bir hayli zorladığı bir alanda, modern zamanının yakınlık ve cinsellik imgelerini canlandırmasını tartışıyor.
“Bir yetişkin olarak gençlerin hayatlarını anlayabilmenin önemli olduğunu düşünüyorum, çünkü etrafımızdaki en zeki insanlar onlar ama çoğu zaman tavsiye ve ilişkilendirilebilir bilgiye ihtiyaç duyuyorlar, yani hepsi ile her zaman bağlantıda olmalısın.”
CON-Figuration sergisinin ‘POSTMASTERS’ bölümünde goblenlerinden birkaçını görme şansı buldum. Esrarengiz, biçimi bozulmuş, çekici ve tartışmacı bir tavır olduğu için tüm deneyimlediklerimden oldukça keyif aldım. Solo ya da küratörlüğü yapılmış sergilerinden keyif alıyor musun? Bu proje nasıl ortaya çıktı?
İkisini de seviyorum! Grup sergileri benim için oldukça ilgi çekici çünkü küratörler genellikle işinizde sizin önceden görmediğiniz şeyleri görür ve diğer sanatçılarla konuştuğunuzda “Aman Tanrım, dahice!” diyeceğiniz benzerliklerin farkına varırsınız. Bunun haricindeki zamanlarda grup sergileri kitch ve yüzeysel denebilecek küratörlük işleriyle oldukça sıkıcı ve hayal kırıklığı yaratan türden olabilir. Hepsi işinizi yeni bir bağlam içinde görmekten ve sergi ile nasıl bir diyaloğa oturduğunu anlamaktan ibaret. Bu grup sergisinde sergilediğim porno serisi, bir yıl içerisinde izlediğim farklı çeşitlerdeki pornoları, Url linklerinden, telefonumdaki gerçek ekran görüntülerine kadar dokumaya başlamamdan oluşuyor. Kendimi queer, porno izleyicisi olarak ortaya koymak, tek kişilik seks hakkında konuşmak ve porno insanların yüzlerine sunulduğunda meydana çıkan tüm diğer ilginç konulardan konuşmak istedim. İlginç bir süreç oldu ve insanların yargıları, korkuları, arzuları gibi konular hakkında çok şey öğrendim.
Massachusetts College of Art and Design'dan mezun oldun. Tasarım yaklaşımın açısından üniversite sana nasıl yön verdi?
MassArt, daha kısa bir süre önce adına tasarımı da dahil ederek kendisini yeniden markalaştırdı. Ben gittiğimde, sadece sanat adı altındaydı. Tabii ki tasarım departmanı vardı ama 10 yıl önce, anne-babalar, dokuma odalarını gezerken, “bununla nasıl bir işe sahip olacaksın?” diye sorarlardı. Onlara, “Bir iş adamı olmak için sanat okuluna gitmiyorum,” demek isterdim. Daha sonra, çocuklarını grafik tasarım okumaya teşvik ederlerdi çünkü iş ve para öncelikliydi. Ama şanslıydım ki, grafik tasarım okuyan çok iyi bir oda arkadaşım vardı ve beni birçok yönden etkiledi, bu yüzden dürüst olmak gerekirse, üniversite tasarıma yaklaşımımı etkiledi mi ya da bugün beni olduğum yere getiren şeyler farklı elementlerin birleşmesi mi, hiçbir fikrim yok.
İşini nasıl tanımlarsın? Goblenlerinin çağdaş ve modern sanat arasında bir yerde durduğunu hissediyorum.
Çalışmalarımın çağdaş olduğunu, tek bir vizyona dayanmadığını ve sürekli olarak toplumun değişmesi ile bunun görsel yansımalarından esinlendiğini söyleyebilirim.
Bir fikri nasıl başlatıyorsun ve süreç nasıl ilerliyor?
Fikirler üzerinde çalışmaya, olaylar hakkında düşünerek, okumak ve benzeri şeylerle başlıyorum ve bunu ölçülendirilmiş görüntülere indirgiyorum ki dokunabilsin. Bir projektör ve kraft kâğıdı kullanarak dokuyabileceğim şekilde ölçeklendirinceye kadar görüntülerin izini sürüyorum; bu, parçanın arkasına tutturulan ve bitirdikten sonra kaldırılan taslak. Dokuma tezgahı üzerinde hazırlamam, ipliği boyamam, farklı şekillere sokmam, renkleri ve gradyanları birleştirmem gerekiyor. Ve bunların ardından dokumaya başlıyorum. Uzun bir süreç ama meditatif, bir çok yönden rahatlatıcı ve meydan okuyucu.
Normal ebattaki bir parçayı bitirmek ne kadar vaktini alıyor? Aynı anda hiç birkaç parça üzerinde çalıştığın oldu mu? Birden fazla tezgaha ihtiyacın olabileceğini göz önüne alırsak zor olabilir.
Çalışmalarım birkaç gün ila 3-4 hafta arası sürüyor. İplikle yaptığım boyama ve hazırlık sürecinden dolayı nadiren birden fazla parça üzerinde çalışıyorum. Belirli bir rengin dışına çıkmamak için, her seferinde tek parça üzerinde çalışmayı deniyorum.
Ne tür araçlar kullanıyorsun?
Ben yer tezgahında örüyorum. Bir tanesi Kanadalı olsa da, Birleşik Devletler’in doğu kıyısındaki çeşitli yerlerden edindiğim geleneksel, 30 yaşından eski makineler. Tezgahlar haricinde, farklı şekillerde gerekliği olan milyonlarca farklı alet kullanıyorum.
Geri dönüştürülmüş iplikler kullanıyor musun? Daha önce böyle bir işbirliği yaptığından emin değilim, fakat sana bazı geri dönüşüm seçenekleri sunabilecek bir moda / perakende şirketi ile çalışman ne kadar iyi olurdu?
Çalışmalarımın çoğu için üretim fazlası denilen şeyleri kullanıyorum, bu yüzden çok miktarda ipliği toplu olarak alıyorum ve kendim boyuyorum. Ne yazık ki bu durum, sanayi çok uzun süredir bozulmakta olduğu için yavaşlıyor, hatta üretim zayıflıyor. Mümkün olduğu kadar ikinci el satın almaya çalışıyorum çünkü daha ekonomik ve aynı zamanda atık, tekstil endüstrisi için çok büyük bir sorun. Yani işlerim için fazla olanı kullanarak daha iyi hissediyorum.
Türkiye'nin küçük ve tarihi bir kasabasında büyüdüm. Büyükbabam ile büyükannem bir goblen koleksiyonuna sahipti ve saatlerce onlara bakıp yeni dünyalar ve fikirler hakkında hayaller kurduğumu hatırlıyorum. Goblenin hala insanlar üzerinde aynı etkiye sahip olduğunu düşünüyor musun?
Hayır. Genel olarak tekstil, çoğu insanın günlük yaşamından oldukça bağımsız, dolayısıyla birçok yönden emeğin ağırlığı ya da daha basitçe, ipliğin yolculuğu hissedilmez. Bir şeyi manevi derecede takdir edebilmeniz için, bir insanın baktığınız nesne için oturup saatlerce, başka bir insan onu boyayabilsin ve başka bir insan da onu örebilsin diye çalıştığını bilmeniz gerekir, diye düşünüyorum. Çoğu kişi, insan izini, bir resim ya da heykelde takip edebilir, ancak bazıları için bunu tekstil ürünlerinde bulması zordur.
İşlerinin çoğu tartışmalı, hatta bazıları rahatsız edici bulabilecek türden. Bu konuda biraz konuşabilir misin lütfen? Neden selfie’leri, orgazm anlarını ve pop imajları dokuyorsun?
Dokuyorum, çünkü rahatsız edici bulmuyorum. Dokumaya devam ediyorum çünkü pek çok insan rahatsız edici buluyor, her an yaptığım işte rahat edeceğim. Bazı internet canavarları tarafından ölmem ya da tecavüze uğramam gerektiği yönünde trolleniyorum, çünkü işimi yapıyorum. Dürüst olmak gerekirse, rahatsız edici olan bu.
Popüler kültür ve sosyal medyadan ne kadar etkileniyorsun? Bunlar işine nasıl uygulanıyor?
Bir insan olarak, dünyada neler olup bittiğini takip etmeyi seviyorum ve bunların çoğunu popüler kültür ve sosyal medya aracılığıyla takip ediyorum. İnsan cinselliği, rıza, mahremiyet ve benim için çok ilginç olan her şey, sadece argo ve jargon bile şaşırtıcı, bu yüzden genç insanların nasıl iletişim kurdukları ve internet dünyasını romantik şekilde kavradıklarını anlamak akıl almaz derecede iç-görüsel. Çalışmalarımda Snapchat’i ana unsur olarak hiç kullanmadım, çünkü aslında hiçbir zaman onu anlamlı bir şekilde kullanmadım, ama insanların sosyal olarak nasıl kullandıklarını görebiliyorum. Bir yetişkin olarak gençlerin hayatlarını anlayabilmek için önemli olduğunu düşünüyorum, çünkü etrafımızdaki en zeki insanlar onlar ama çoğu zaman tavsiye ve ilişkilendirilebilir bilgiye ihtiyaç duyuyorlar, yani hepsi ile bağlantıda olmalısın.
İnsanlar mesleğini sorduğunda ne diyorsun: Goblen sanatçısı, goblen dokuyucusu?
Sadece bir sanatçı olduğumu söylüyorum.
Genel olarak ‘Kadın Yürüyüşü’ hakkında ne düşünüyorsun, ülke çapında bir dizi Donald Trump protestosu, ofisindeki ilk yılını çalkantılı olarak işaretledi? Politika işini etkiliyor mu?
Kadınların yürüyüşü güçlü bir direniş ve dayanışma aracı olmasına rağmen, birçok konuda noktayı kaçırdı. Birincisi, beyaz kadınların %53'ünün 45 için oy vermesi. Pek çok beyaz kadın, cinsiyetleri için “ırk ötesi” bir coğrafyada yaşamayı umut ederek ama kendi ayrıcalıklarını gözden geçirmek istemeyerek pembe şapkalarla dolaşıyordu. Başkanlık için bir kadın istiyorlardı ama Clinton’ın geçmişteki suçları hakkında eleştirel düşünmeye istekli değillerdi. Evet, siyaset işimi etkiliyor. Günlük hayat, siyasetten etkileniyor, uygun maliyetli doğum kontrolüne sahip olmamı sağlayan sigortaya ödediğim vergilerden; yandaş, beyaz ya da Hristiyan olmadığı için pek çok insanın öldürüldüğü gerçeğine kadar. Bunu reddetmek imkansız.
Genç sanatçılara tavsiyen nedir?
İşinizi yapın, sizi korkutan şeyleri yapın. Sihirli bir başarı tüyosu için sanatçı DM'lerinde dolaşmayın, biz bilirkişi değiliz, biraz yaşayın. İşinize katılın, çokça okuyun, dünyayı gerçek zamanlı olarak içinize çekin, eğlenin.
Erin için sırada ne var?
New York’ta 31 Mayıs’ta açılacak solo sergim için çalışıyorum. Bunun ardından sadece yeni bir iş yapacağım. Hayatı keşfetmek ve çıkardığım şeyleri ifade etmeye çalışmak.