Hikayeleri Olan Rolex’ler
12 Ağustos 2018
Rolex’ler, ünlü aktörlerin bileklerinde anlattıkları hikayeleri pekiştiriyor. Görünüşü, oyuncuların zevkini yansıtmaktan daha fazlasına yarayan saatler, sinema tarihinde zaman zaman oynadıkları karakterlerle özdeşleşiyor.
"Ford, filmde kendi paslanmaz çelikten Rolex Datejust'ını takıyor. Saatin önemi, altın zenginlik ve maddi ihtiyatlılık algısı kurarken, bir çelik Datejust, neredeyse her beyaz yakalı profesyonelin ilk lüks saatini temsil eden önemli bir destekleyici aksesuar olması. Ford'un Datejust'ı sadece süper bir klasik saat değil, aynı zamanda ikonik karakterin tamamlayıcısı."
Evet her aksesuar sahibinin karakterini yansıtır, fakat söz konusu saatler olduğunda durum bundan daha fazlası. Kullanan kişi hakkında bize en fazla ipucunu verecek bir aksesuar varsa, bu kesinlikte saat olmalı. Dijital mi, analog mu, deri kayış mı yoksa metal mi? Aslında her tercih kullanan kişiyle alakalı bir ipucu. Bileğimizi süsleyen bu cihazlar, yaşam tarzımız, kişiliğimiz ve hatta geçmişimiz hakkında çok şey söylüyor. Bu sebeplerden ötürü, kurgusal dünyada da saatlerin yeri oldukça önemli. Ve tabii bu dünya için ürün yerleştirme diye bir şey henüz keşfedilmediği zamanlarda, oyuncuların kendi seçtikleri aksesuarlarda onların zevklerini yakalamak ve bu aksesuarın karakterle nasıl bütünleştiğini görmek de mümkün.
İşte, sinema tarihinden, Rolex’in filmdeki karakterlerin tamamlayıcısı olarak göze çarptığı 5 ikonik örnek.

The Color of Money (1986) – Paul Newman
The Color of Money'de Paul Newman’a eşlik eden, Rolex 36mm Datejust, filmde karakterin vurgulamak istediği sosyal konumunun görsel simgesi olmasıyla ve etkileyici kişiliğini pekiştirmesiyle önemli bir yere sahip. Aynı şekilde, filmde kullanılan Cadillac'ın da benzer bir sembolik rolü var. Yani burada Rolex kesinlikle sadece bir zaman aygıtı değil aynı zamanda karakterin çevreye vermek istediği mesajı taşıyan bir nesne.

L.A. Confidential (1997) – Guy Pearce
Avustralyalı aktör Guy Pearce ilk Hollywood deneyimlerinden 1997 tarihli suç filmi L.A. Confidential'da dedektif Ed Exley’i canlandırıyordu. Ed'in adalet duygusu ve dünyaya doğruluk getirme isteği ve eski Rolex Bubbleback’ı, hepsi babasından geliyor. Sonuç olarak, sürekli olarak babasının anıları ve saatiyle yaşıyor.

I Love You Phillip Morris (2009) – Jim Carrey
Bu gerçek hikayeden uyarlanmış kurguda, Jim Carrey gerçek hayattaki sanatçı ve hapishane kaçanı Steven Jay Russell'ı canlandırıyor. Kurgudaki Russell, Mercedes-Benz otomobil, jet-ski, Rolex saatler ve sevgilisi ile sürekli lüks içinde yaşamak için para avında. Filmde ulaşmak için büyük çaba sarf ettiği altın Rolex Submariner, prestiji vurguluyor.

The Fugitive Kind (1960) – Marlon Brando
Gelmiş geçmiş en büyük film yıldızlarından biri olarak kabul ettiğimiz Marlon Brando, gerçekçi tasvirleri ve oyunculuğa olan derin bağlılığıyla kültürel bir ikon. The Fugitive Kind'te Brando, tutuklanmamak için New Orleans'tan kaçan “Snakeskin” Xavier'ı canlandırıyor. Çok önemli bir sahnede, Brando, Rolex Moonphase Chronometer'ı Joanne Woodward'a “Kimseyle birlikte koşamam.” diyerek veriyor. Bu sahneyle Rolex, Xavier’ın her şeyden vazgeçme isteğinin bir sembolü olarak ilişkileniyor.

Frantic (1988) – Harrison Ford
Roman Polanski'nin yönettiği Frantic filminde Harrison Ford, tıp konferansı için eşiyle birlikte Paris'e gelen ve eşinin kaybolmasıyla kendisini entrika, uyuşturucu ve cinayetlerle dolu bir dünyada bulan cerrahı canlandırıyor. Ford, filmde beyaz kadranlı ve siyah Romen rakamlı kendi paslanmaz çelikten Rolex Datejust'ını takıyor. Saatin önemi, altın zenginlik ve maddi ihtiyatlılık algısı kurarken, bir çelik Datejust, neredeyse her beyaz yakalı profesyonelin ilk lüks saatini temsil eden önemli bir destekleyici aksesuar olması. Ford'un Datejust'ı sadece süper bir klasik saat ve kişiliğinin bir uzantısı değil, aynı zamanda ikonik ve erkeksi karakterin tamamlayıcısı.