Londra Tasarım Bienali 2018
17 Ağustos 2018
Londra Tasarım Bienali’nin ikincisi, bu yıl 4-23 Eylül tarihleri arasında “duygusal ifadeler” teması ile gerçekleşecek. Bienalden kaçırmamanız gereken 6 interaktif enstalasyona göz atıyoruz.
"150 adet optik fiber iplikten meydana gelen kurulum, ziyaretçilerin içinden geçebilecekleri ve etkileşimde bulunabilecekleri interaktif bir gökkuşağı olacak. Flynn Talbot tasarımı Full Spectrum, sevgi ve hoşgörü duygularını iletmeyi ve sevginin tüm sınırları, tüm kültürleri ve tüm dinleri aşma gücüne sahip olduğunu anlatabilmeyi amaçlıyor."
Bu yıl 4-23 Eylül tarihleri arasında “duygusal ifadeler” teması ile gerçekleşecek olan tasarım bienali öfke, korku, mutluluk, hüzün gibi duygular aracılığıyla belirli ülke ya da şehirlerin tasarım öykülerine odaklanacak. Londra'daki kültürel ortamın kalbinde yer alan Somerset House'da gerçekleşecek etkinlikte yer alan 40 farklı ülkeden tasarım, toplumsal eşitlik, kirlilik, göç ve şehirlere uzanan diğer fikirleri keşfedecek. Dikkate değer en yenilikçi 6 interaktif enstalasyona bakıyoruz:

Full Spectrum
Avustralya
Tasarımcı: Flynn Talbot
Geçen seneki Londra Tasarım Festivali sırasında V&A Müzesi’nde etkileyici bir ışık enstalasyonu bulunan Talbot, bu kez Avustralya'da yeni yürürlüğe giren yasayla aynı cinsiyetten evliliğin yasal hale gelmesinin getirdiği mutluluğu yansıtan başka bir yerleştirme ile Londra’ya geri dönüyor. 150 adet optik fiber iplikten meydana gelen kurulum, ziyaretçilerin içinden geçebilecekleri ve etkileşimde bulunabilecekleri interaktif bir gökkuşağı olacak. Flynn Talbot tasarımı Full Spectrum, sevgi ve hoşgörü duygularını iletmeyi ve sevginin tüm sınırları, tüm kültürleri ve tüm dinleri aşma gücüne sahip olduğunu anlatabilmeyi amaçlıyor.

Matter to Matter
Letonya
Tasarımcı: Arthur Analts (Variant Studio)
Arthur Analts tasarımı, Letonya'nın doğası ve 21. yüzyılda teknolojinin gelişiminin birbirlerine etkisini ele alacak. Ülkenin başkenti Riga'nın nemli ortamını yansıtan cam yoğuşma duvarına, ziyaretçiler bir meditasyon şekli olarak mesajlarını yazabilecek. Doğa ile uyum içerisinde yaşayan Letonya’da modern teknoloji ve şehirler hızla gelişmekte. Bu durumun Letonya kültüründe çok önemli yere sahip olan çevre ve doğa üzerindeki etkileşimlerine odaklanan Matter to Matter, insanlar ve doğa arasındaki ilişkiyi araştıracak.

ANIPAKOI
Yunanistan
Tasarımcı: Nassia Inglessis yürütücülüğünde Studio INI
Somerset House merkezli Studio INI’nin, kültür evinin avlusu içerisinde harekete tepki gösteren kinetik bir kurulumu olacak. Nassia Inglessis tarafından tasarlanan yapı, fiziksel çevre ile etkileşimlerimizi değiştiren kinetik bir enstalasyon yoluyla itaatsizliğin doğasını araştırıyor. Ziyaretçilere, binaların, sınırların ve yürüyüş yollarının insanların niyetine cevap vermek üzere uyarlandığı şehirlerin potansiyel geleceğini hayal etmeleri için teşvik ediyor. Enstalasyon, çelik yay iskeletin üzerine geri dönüştürülmüş plastikten yapılmış 17 metre uzunluğundaki bir duvardan oluşmakta. Ziyaretçiler bu mekanik sınır boyunca yürürken, duvarın yüzeyi hareketlerine tepki vererek dönüşecek.

The Silent Room
Lübnan
Tasarımcı: Nathalie Harb, BÜF, 21dB
Lübnan’ın bu seneki işi, gürültü kirliliğinin duygusal durumumuz üzerindeki etkilerini araştırıyor. Nathalie Harb tarafından BÜF ve 21dB işbirliğiyle hazırlanan The Silent Room, ziyaretçilerin dışarıdaki gürültülerden ve diğer duyusal saldırılardan izole edildiği bir kamusal alan. Gürültüden yalıtılmış bir oda ile ziyaretçilere artık bir yaşam lüksü haline gelmiş bir deneyim sunacaklar: sessizlik. Yapı, Somerset House'un Embankment terasında sergilenecek. ‘Sessiz Oda’, sessizliği düşüncelerimiz ve kendimiz üzerimizdeki iktidarımızı geri almak için gerekli bir unsur ve bir direniş biçimi olarak ele alıyor.

State of Indigo
Hindistan
Küratör: Priya Khanchandani
Indigo'nun hikayesi Hindistan'ın tasarım kimliği ile yakından bağlantılı. Indigo boya üretim hattını araştıran bir dizi film bu enstalasyonun odak noktası olacak. Hindistan’da kot pantolon ve diğer tekstiller için kullanılan bir boya olan indigonun üretim yöntemleri neredeyse binlerce yıldır büyük ölçüde değişmedi. Eşsiz pigmenti üretmek için harcanan titiz süreç, ülkenin tasarım endüstrisinin, özellikle doğal tekniklerin ve ince işçiliğin çalışkan doğasını taklit edecek.

housEmotion
Türkiye
Tasarımcı: Tabanlıoğlu Architects
İstanbul merkezli mimarlık ofisi, insanların evleri ile aralarındaki duygusal bağlarını sorgulayan bir iş ile bienaldeki yerini alacak. İlk olarak Salone del Mobile'daki Interni ‘House In Motion’ sergisi için oluşturulan bu enstalasyon, “ev”in geçici bir yapıymış gibi görünmesini sağlayan boşluklar ve beyaz çubuklar kullanılarak oluşturulmuş bir yapı. Tabanlıoğlu Mimarlık'ın küratörlüğünü yaptığı pavyon, en temel ev düşüncesiyle başlayacak: kübik bir form. Yapıda duvarlar ve hatta evin tamamı hayali görünmekte. Ziyaretçiler yapının içine girdiğinde ise bu bir barınağa dönüşecek. Tabanlıoğlu'nun “bir anne kucağı gibi” diye tanımladığı mekânın merkezinde ise bir divan bulunmakta. Bu divan, ziyaretçiler için vakit geçirebilecekleri, rahatlayacakları ve yeni insanlarla tanışacakları bir alan olacak. Çubukların içerisine gömülmüş ışıklar da geceleri yapıyı parlayan bir fenere dönüştürecek.